Çaresizliğin öğrenilebilir olduğu kulağa pek mantıklı gelmese de gerçek bu. İnsan çaresizliği öğrenebilir, kendine bir kurban rolü yaratabilir ve farkında olmadan bu kurban rolüne sıkışıp kalabilir. Paula Hawkins tarafından kaleme alınan ve ülkemizde de İthaki Yayınları tarafından yayınlanan Trendeki Kız’ın ana kahramanı Rachel kurban rolüne bürünenlere güzel bir örnek.
Dünya genelinde Ocak ayında ve Türkiye’de de Mart ayında raflardaki yerini alan Trendeki Kız 2015 yılının ilk yarısına damgasını vurdu desek yalan olmaz. amazon.com ‘da Ocak 2015’in En İyi Kitabı olarak ilan edilen Trendeki Kız “goodreads” kullanıcıları tarafından da Ocak 2015’in en iyi kitabı seçildi. Ayrıca The New York Times ve The Washington Post’un da çok satanlar listelerine birinci sıradan giren kitap ülkemizde de oldukça ilgi gördü. Öyle ki 10. baskısını yaptı bile! Polisiye-gerilim türünün başarılı bir örneği olan Trendeki Kız’ın film hakları da çoktan DreamWorks’e satılmış durumda. Bu demek oluyor ki yine İthaki Yayınları’ndan çıkan Marslı’nın ardından Trendeki Kız’ı da çok yakında beyaz perdede göreceğiz.
Kitabın konusunda gelecek olursak: Çocuk doğuramayacağını öğrenmesiyle birlikte kocası Tom’la da arası açılmaya başlayan Rachel çareyi alkolde bulmuştur. Üstüne üstlük Rachel’ın kocası Tom onu Anna adında başka bir kadınla aldatmış, Anna ile evlenmek için Rachel’ı terk etmiş, bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de Anna ile beraber eskiden Rachel ile yaşadıkları eve taşınarak bir çocuk yapmıştır. Bu sırada aslında kendisinden pek de hoşlanmayan bir arkadaşının evindeki boş odayı kiralayan Rachel’ın hayatı darmadağındır. Alkolizm batağına iyice saplanmış, çaresiz, yorgun ve saplantılıdır. Durmadan eski kocası Tom’a sesli mesajlar bırakarak ve her gün işe giderken banliyö treniyle önünden geçtiği evdeki çift hakkında hikayeler uydurarak günlerini geçirmektedir. Banliyö treniyle her gün önünden geçtiği ev aslında eskiden yaşadığı mahallededir ve hakkında öyküler uydurduğu çift de hayatı ellerinden kayıp gitmiş olmasa Rachel’ın komşusu olacak insanlardır. Fakat hemen her hikayede olduğu gibi Rachel’ın da uzaktan gördüğü bu çift hakkında uydurduğu hikayelerin gerçekle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.
Rachel’in çok sarhoş olduğu bir akşam banliyö treninden her zaman önünden geçtiği eski mahallesinde inmeye karar vermesiyle birlikte hikaye de ivme kazanmaya başlar. Rachel’ın kendine geldiğinde kendisini kiralık odasındaki yatakta başında kanlı bir yara, vücudunda morluklar ve zihninde kayıp zamanlarla bulmasıyla birlikte hikayenin gizem unsuru tohumları da okuyucunun zihnine atılmış olur. Rachel ne yaparsa yapsın trenden inmeye karar verdikten sonra olanları hatırlayamaz. Bu sırada Rachel’ın uzaktan seyrettiği çiftin hayatına da Megan’ın ağzından anlatılan hikayeleri ile tanık oluruz. Rachel kendi zihninde bu ufak tefek, sarışın ve güzel kadına Jess ismini uygun gördüyse de onun adı aslında Megan’dır ve Rachel’ın hayal ettiği gibi mutlu bir evliliği ya da hayatı yoktur. Aksine ne yapacağını bilemediği bir boşlukta salınmakta olan Megan bir yandan terapi görürken bir yandan da gerek kocasından gerekse okurdan itina ile sakladığı birtakım sırlara sahiptir. Ve günlerden bir gün Rachel bir gazete haberinde adının Jess olduğunu sandığı Megan’ın kayıp olduğunu okur. Üstelik Megan’ın en son görüldüğü gece Rachel’ın sarhoş olup eski mahallesinde banliyö treninden indiği gecedir ve Megan’ın en son görüldüğü yer de bu tren istasyonudur. Sahi o gece Rachel’ın hatırlamadığı neler olmuştur? Bu saniyeden sonra Rachel için durmak mümkün değildir, önünde çözülmesi gereken bir gizem ve toparlanması gereken bir hayat vardır.
Trendeki Kız gizemini geç ortaya çıkaran kurgusu, hikayesini karakterlerinin ağzından ve sanki bir günlüğe kaydediliyormuşçasına veren anlatım tarzı ve sade üslubuyla bugüne kadar duyduğu övgüleri sonuna kadar hak ediyor doğrusu. Seçilmiş çaresizliği içinde bulunan, kendisi için uydurduğu kurban rolüne sıkı sıkıya bağlı ve alkolizmin batağında debelenen Rachel’ı zaman zaman çok kızabilirsiniz. Fakat ona ister istemez bağlanacak ve kendinizi bu gizemin peşinde Rachel’a eşlik etmekten alıkoyamayacaksınız.
2015’in en çok okunan kitaplarından biri olan Trendeki Kız Nail Kitabevi raflarında sizi bekliyor. Siz de bu soluksuz maceraya katılmak isterseniz acele edin! İyi okumalar dileriz.
Trendeki Kız
Yazan: Paula Hawkins
Çeviren: Aslıhan Kuzucan
İthaki Yayınları, Mart – 2015
Fiyat: 23 TL